CHP Milletvekili Turan Taşkın Özer, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’u eleştirdi
CHP İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un Anayasa Mahkemesi’ne ilişkin açıklamalarını eleştirdi. Özer, “Sonunda gerçekleri ağzınızdan çıkardığınız için minnettarım. Sizin açınızdan meselenin Anayasa Mahkemesi’nin artık sorun çıkaran bir yer olduğunu, yeni bir yargıya ihtiyaç olduğunu başka türlü ifade edemezdiniz.” Bu sorunun ortadan kaldırılması için kanun çıkartılması, kanuna karşı çıkan herkesi hain olarak etiketlediğiniz bir yerde, kanunu savunan anayasa hukukunu ifade edemezsiniz.” “Kurumları milli olmayan ve sorun yaratan olarak tanımlamanız şaşırtıcı değil” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Turan Taşkın Özer, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un “Anayasa’nın 153. maddesi bireysel başvuru ihlal kararlarını kapsamaz” sözleri ve yazısına ilişkin açıklamalarda bulundu. Anayasa Mahkemesi’nin kişisel başvuru kararlarına ilişkin Özer’in açıklaması şu şekilde:
“Bir hukukçu olarak yazınızı okudum. Öncelikle ‘Anayasa Mahkemesi’nin yarattığı bu sorunların çözümü için yasal düzenlemelerin yapılması artık kaçınılmaz hale geldi’ cümleniz ile sonuca vardığınız için öncelikle minnettarım. en azından geçici olarak.”
Sizin açınızdan Anayasa Mahkemesi’nin artık sorun çıkaran bir yer olduğunu ve bu sorunun ortadan kaldırılması için yeni bir yasaya ihtiyaç duyulduğunu başka şekilde ifade edemezsiniz. Ülkeye karşı çıkan herkesi hain olarak etiketlediğiniz bir yerde, hukuku savunan anayasal kurumları da gayri milli, sorun çıkaran olarak nitelendirmeniz şaşırtıcı değil.
“NİYET BAKIMINDAN BAŞARILI, HUKUKİ OLARAK TUHAF”
Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkileri Anayasa ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Buna göre Anayasa Mahkemesi, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmesi halinde ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için gerekli tedbirlerin alınmasını emreden anayasal bir kurumdur. Nitekim 6216 sayılı Kanun’un 50/2 maddesi. “Tespit edilen ihlal mahkeme kararından kaynaklanıyorsa, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla dosya yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilir.”
Niyet açısından başarılı ama hukuki açıdan tuhaf olan bu yazınızda ‘Yargılamanın yenilenmesine karar verme yetkisi, yargılama yeri mahkemelerine aittir’ deniyor. ‘Anayasa Mahkemesi’nin böyle bir yetkisi yok’ dediniz. Kesinlikle haklısın. Ancak sorun şu ki, Anayasa Mahkemesi henüz davanın yenilenmesine karar vermiş değil. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar da yasal düzenlemede de belirtildiği gibi bir yargılama niteliğindedir. Kavramsal olarak benzer olsa da ‘yeniden yargılama’ ile ‘yeniden yargılama, işe iade’ kurumları hukuki teknik açısından farklıdır.
“Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasını meşrulaştırmaya çalışsanız da gerçek çok farklı”
Yargılamanın yenilenmesi bir takım usul kanunlarında süre, sebep ve yetki bakımından düzenlenirken, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurular sonucunda verdiği yargılamanın yenilenmesi kararları bu düzenlemelerde yer almamaktadır. Buradan yeniden yargılamanın başka bir hukuki kurum olduğu anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi kararına uymamayı kavramsal benzerliklere dayanarak meşrulaştırmaya çalışsanız da hukuki gerçeklik çok farklı. Anayasa Mahkemesi görev ve yetkisi çerçevesinde hareket etti.
Öte yandan Anayasa Mahkemesinin yargılama tarafında verdiği kararlar ilk derece mahkemeleri tarafından uygulanırken; Bir anda ne oldu da Anayasa Mahkemesi’nin bu yetkisi sorgulanır hale geldi? Yoksa bu kararı beğenmemeniz, ulusal bulmamanız bu tartışmaya etki etmiş olabilir mi? Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bu etkili hukuk yolunun oluşmasında emeği geçen, emek veren herkesin çabasını görmezden geldi. Bu bir yargı krizine, bir devlet krizine yol açtı. “Anayasa değişikliğinin yolunu hazırlamak için olsa bile, bir devlet adamının sorumluluğuna yakışmayan bir durumla hiç kimsenin yangını körüklemeye hakkı yoktur.”